İnsanoğlunun varoluşundan bu yana bulunduğu yere sığamama ve yer değiştirme dürtüsü yıllarca dünya üzerindeki toprakların bir köşeden bir köşeye arşınlanması ile sonuçlanmıştır.
Bu serüven Kavimler boyu önceleri yürüyerek sonrasında Develer üzerinde ve birçok kez at sırtında süre gelmiştir.
Süren yıllarca taşıtların teknoloji devrimlerinin rüzgarına kapılmasıyla buharlı taşıtlar hayatımızda yer bulmuş ve sonrasında Petrol yakıtlı taşıyıcılarla evrim geçirmiştir
Ancak son 200 yılda 20.000 yılda kat edemediği mesafeyi atlamış ve her yıl tırmanan teknoloji; güç, tasarım ile sonunda ticari rekabeti de beraberinde getirmiştir.
Bu fırtına ile birlikte ülkelerin gelişmişlik düzeyi, refah seviyesi ve çağa ayak uydurma kabiliyeti ile birlikte dünyayı bir otomobil çılgınlığı sarmıştır.
Tüm Dünya bu çılgınlığı, ülkeler arası otomobil savaşı yarışlarını, ilgi ve heyecanla izler hale gelmişken bizler de Türkiye’de, bu sahnede oynanan derin rollerden uzak duramayıp kendimizi bu zaman tünelinde kaybetmiş durumda bulmuşuz.
Gözümüzün önünden akıp geçen bu muhteşem zaman süreci, teknoloji ve estetik yarışı, birçok kişi gibi bizlerin de bu muhteşem makineleri ellerinden tutup bir kenara çekiyor olmamıza ve bunları Türkiye’ye getirmemize tanık oldu öyle ki yıllarca kadın, erkek; genç yaşlı herkes bu muhteşem makinelerin büyüsü içinde kendini kaybetti.
Celalettin Oruç olarak ben ise gafil avlanmış fanilerden biriyim sadece 7 yaşlarında dedemin yurtdışı seyahatlerinden hediye getirdiği matchbox araba koleksiyonları rüyalarımı süslerken geçen yıllarla birdenbire balayımızdan başlayan yurtdışı seyahatlerimizde valizlerimize daha büyük ölçekli
1/18 araçları eklemekte bulduk kendimizi, adeta bize böyle bir görev verilmiş gibi. Bunlar bütün dünyadan toplanacak ve dünyada bir kıtlık çıkar ise gelip bizden istenecekti.
Tabii birkaç yurtdışı seyahatinden sonra, hanım valizleri ayırıp şahsıma özel bir valiz tahsis edip, seyahat dönüşlerinde bana hesap sormayacağı bir ortam yaratıncaya kadar.
Bu süreçler o kadar hızlı geçti ki bu araçların salonumuzda baş köşeye kurulduğu şeref alanı dolup yine eşim tarafından bu haşmetli model arabalar acaba fabrikada bir yer edinmek istemezler mi diye kibarca kovuluncaya kadar evimizde sergilenmeye devam ettiler.
Elbette bu riski asla göze alamayan ben, arabalarım birer birer komşu ya da oturmaya gelen altın günü ailelerinin çocuklarına hediye edilerek azalmasın diye acilen kendilerine ofisimde bir makam ayırdım işte o gündür ki 300 civarında olan dünyada çok az sayıda bulunan 1/18 model arabalar ailesi genişleyip 1600 adedini selamlamışlardı.
Bu serüvenin ardından Arabalar süratle kendi içinde çoğalmaya devam ederken 1/1 ölçekli gerçek arabalar dünyamda yerini aldı. Babamın eski arabalarını parlatacağım bahanesi ile yavaş yavaş restorasyon dünyasına adım atmaya başladım. Bu ne hastalıkmış kardeşim sanayideki Motorcular, boyacılar, elektrikçiler 1. Derece yarenim oldu. Kısa bir süre sonra anladım ki arabanın yenilenmesi ne kadar geç biterse, alacakları para o kadar çok artarmış. İşin bir an evvel bitmesini hayal eden ben restorasyon yapacak adamın tuzağına düşüp, Abi bak şurasına da bunu yapıyorum ama üç kuruş daha at, sahte tezgahı ile para sömürülmesine düşürülmekteymişim.
İşi öğrenirken, daha iyi öğrendiğimiz bir diğer şey kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz sözüydü. Bunları aktararak klasik otomobil toplatmak isteyen tutkunlarının umudunu kırmak istemem. Ancak şunu bilmelerini isterim ki, profesyonel restorasyon firmaları diye anılan yerlerde daha önce yapılmış arabaların sahipleri ile mutlaka konuşmalılar bu konuda da referans çok önemlidir.
O firma nedir? Ne değildir? Hangi sözünü ne kadar yerine getirdi? Ne dedi, ne yaptı, neyi hiç yapmadı? sorularının cevaplarını aramalıdırlar.
Benim büyük bir keyif ile ilk yaptığım araç babamın, çocukluğuma eşlik eden aracı olan siyah 4 kapılı 1958 ponton Mercedes’ti.
Aracı Afyon’da topladığım için Evelallah Afyon’da kimse bana kök söktüremezdi Allah var ondan sonraki deneyimim Düzce’de yine babamın 230 115 kasa Mercedes’i ile oldu. Arabanın yorgun olması süreci uzattı elbette fakat çilem ondan sonraki araçlarda başladı.
Dilbaz, geveze, 10 tane konuşan birini bile yapmayan, piyasada adı çıkmış ama benim tesadüfen duymadığım sözde restorasyoncular bu işi yaptığıma yapacağıma beni pişman etti. Sonunda arabaları alıp en son toplamalarını da başka şehirde yaptırmak zorunda kaldım.
Biz bir kez daha toplamış olsak bile bu şanssız araçların düzeltilmiş halini garajımda görebilirsiniz.
1/18 araçları eklemekte bulduk kendimizi, adeta bize böyle bir görev verilmiş gibi. Bunlar bütün dünyadan toplanacak ve dünyada bir kıtlık çıkar ise gelip bizden istenecekti.
Tabii birkaç yurtdışı seyahatinden sonra, hanım valizleri ayırıp şahsıma özel bir valiz tahsis edip, seyahat dönüşlerinde bana hesap sormayacağı bir ortam yaratıncaya kadar.
Bu süreçler o kadar hızlı geçti ki bu araçların salonumuzda baş köşeye kurulduğu şeref alanı dolup yine eşim tarafından bu haşmetli model arabalar acaba fabrikada bir yer edinmek istemezler mi diye kibarca kovuluncaya kadar evimizde sergilenmeye devam ettiler.
Elbette bu riski asla göze alamayan ben, arabalarım birer birer komşu ya da oturmaya gelen altın günü ailelerinin çocuklarına hediye edilerek azalmasın diye acilen kendilerine ofisimde bir makam ayırdım işte o gündür ki 300 civarında olan dünyada çok az sayıda bulunan 1/18 model arabalar ailesi genişleyip 1600 adedini selamlamışlardı.
Özetle damdan düşen yanıma gelsin nasihatı bulacağınız restorasyoncunun en az 10 tane yaptırdığı arabanın referans olacak sahibi ile direk temas kurup bu kişilerin ne edepte ve ahlakta kişi olduklarına kendiniz kanaat getirin.
Aksi halde güya yapılmış araçları fuarlarda sosyal medyada afiş afiş göstermeyi marifet sanan kişilerin kurbanı olursunuz.
Ancak bütün bu süreç bir şekilde sonuçlandığında yaşanan haz tasviri mümkün olmayan bir mutluluğu beraberinde getiriyor.
Bu sırada bir başka nokta da şudur ki bazen restorasyon yapmak yerine restorasyon yapılmış olanı almak daha kolay bir yoldur. Nasıl söyleyeyim elbette kişinin tercihine bağlı, eziyetlerine de katlanırım diyorsanız yolunu söyledim fakat bineceğim keyif yapacağım diyorsanız en doğru tercih hazır almak olacaktır.
İşi öğrenirken, daha iyi öğrendiğimiz bir diğer şey kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz sözüydü. Bunları aktararak klasik otomobil toplatmak isteyen tutkunlarının umudunu kırmak istemem. Ancak şunu bilmelerini isterim ki, profesyonel restorasyon firmaları diye anılan yerlerde daha önce yapılmış arabaların sahipleri ile mutlaka konuşmalılar bu konuda da referans çok önemlidir.
O firma nedir? Ne değildir? Hangi sözünü ne kadar yerine getirdi? Ne dedi, ne yaptı, neyi hiç yapmadı? sorularının cevaplarını aramalıdırlar.
Benim büyük bir keyif ile ilk yaptığım araç babamın, çocukluğuma eşlik eden aracı olan siyah 4 kapılı 1958 ponton Mercedes’ti.
Aracı Afyon’da topladığım için Evelallah Afyon’da kimse bana kök söktüremezdi Allah var ondan sonraki deneyimim Düzce’de yine babamın 230 115 kasa Mercedes’i ile oldu. Arabanın yorgun olması süreci uzattı elbette fakat çilem ondan sonraki araçlarda başladı.
Dilbaz, geveze, 10 tane konuşan birini bile yapmayan, piyasada adı çıkmış ama benim tesadüfen duymadığım sözde restorasyoncular bu işi yaptığıma yapacağıma beni pişman etti. Sonunda arabaları alıp en son toplamalarını da başka şehirde yaptırmak zorunda kaldım.
Biz bir kez daha toplamış olsak bile bu şanssız araçların düzeltilmiş halini garajımda görebilirsiniz.
1/18 araçları eklemekte bulduk kendimizi, adeta bize böyle bir görev verilmiş gibi. Bunlar bütün dünyadan toplanacak ve dünyada bir kıtlık çıkar ise gelip bizden istenecekti.
Tabii birkaç yurtdışı seyahatinden sonra, hanım valizleri ayırıp şahsıma özel bir valiz tahsis edip, seyahat dönüşlerinde bana hesap sormayacağı bir ortam yaratıncaya kadar.
Bu süreçler o kadar hızlı geçti ki bu araçların salonumuzda baş köşeye kurulduğu şeref alanı dolup yine eşim tarafından bu haşmetli model arabalar acaba fabrikada bir yer edinmek istemezler mi diye kibarca kovuluncaya kadar evimizde sergilenmeye devam ettiler.
Elbette bu riski asla göze alamayan ben, arabalarım birer birer komşu ya da oturmaya gelen altın günü ailelerinin çocuklarına hediye edilerek azalmasın diye acilen kendilerine ofisimde bir makam ayırdım işte o gündür ki 300 civarında olan dünyada çok az sayıda bulunan 1/18 model arabalar ailesi genişleyip 1600 adedini selamlamışlardı.